Hürriyet yazarından tuhaf öneri...!??
Küresel ısınmadan dolayı, HEP KIŞIN ORUÇ TUTSAK olmaz mı?
Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, bugün köşesine taşıdığı bir yazıda, ilginç bir talepte bulunuyor. "İbadetler günümüzün koşullarına uyarlanamaz mı?" diye sorulan yazı da, AKP'nin ibadetlerin şekli konusunda harekete geçerek, "sürekli kışın oruç tutulacak gibi bir düzenleme" yapması çağrısında bulunuluyor(!)
"GÜNÜMÜZDE 5 VAKİT NAMAZ BEKLENEMEZ"
İslam dini, aklın ve bilimin rehberliğine her zaman öncelik vermiştir. Dünyanın 1400 yıl önceki toplumsal koşulları ile günümüz arasında; teknoloji, ulaşım, iletişim, çevre, iklim, vs. bakımından öylesine büyük farklar oluşmuştur ki, kimse geçim gailesiyle sabah karanlığı yollara düşüp gece yarıları evine dönebilen insanlardan dinin emri olarak beş vakit namazını kılmasını, orucunu tutmasını beklememeli, dayanılmaz sıcaklarda hacca giden yaşlıların ölümüne de şaşırmamalıdır.
"Ben her koşulda ibadetimi yaparım" diyenler, istisnalar dışında bunu ancak mesaiden zaman çalarak, verim düşüklüğüne yol açarak veya sağlığını bozarak sağlayabilirler. Bu takdirde, çalışmayı, insanlığa yararlı olmayı en büyük ibadet olarak kabul eden dinimizin böyle bir ibadeti makbul sayması da düşünülemez
HEP KIŞIN ORUÇ TUTSAK!.."
Kameri takvim nedeniyle her yıl on gün önce başlayan ramazan ayı, her 36 yıllık periyodun 10-12 yılında yaz sıcaklarında oruç tutulmasını gerektirmekte, bu da özellikle küresel ısınmadan kaynaklanan dayanılmaz sıcaklar nedeniyle giderek eziyet haline gelmektedir. Diğer taraftan; inanç sahiplerinin özgürce ibadet etmek, onun manevi zevki ve huzurunu yaşamak da en doğal haklarıdır. O halde ’kolaylaştırınız’ öğüdüne uygun olarak ne yapılabilir?
Dini siyasete, siyaseti dine vıcık-vıcık bulaştıran, tarikat soytarılarına cehalet bataklığındaki toplumu teslim eden AKP, hiç olmazsa bu konuda yapıcı bir hizmette bulunarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çatısı altında yeterince mevcut olan İslam alimlerinden oluşturacağı bir kurulla kutsal günleri, ayları miladi takvime ve küresel iklim koşullarına göre sabitlemeli ve zamanı, sayısı, süresi Kuran’da belirtilmeyip sonradan belirlenmiş olan ibadetleri günün koşullarına göre yeniden düzenlemelidir.
"KUTLU DOĞUM HAFTASI TARİHİ SABİTLENDİ"
Ruhban sınıfına yer vermeyen dinimizde yüz binlerce imamın varlığı, kadın imam olmadığı halde imam hatip okullarında kız öğrencilerin okutulması, bilmediğimiz bir dille ibadet etmek gibi garabetler, aklı, ahlakı, yurtseverliği ve unutulmaz hizmetleri ve eserleriyle yobazlar için kötü örnek(!) bir Müslüman olan Atatürk’ümüzün ne yazık ki aramızdan çok erken ayrılması nedeniyle ve giderek artan bir tutuculukla yaşanırken, dinci siyasetçilerden böyle bir istekte bulunmak ’ham hayal’ gibi görülebilir.
Ancak ’23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı’nı gölgelemek için ’Kutlu Doğum Haftası’nın tarihlerinin sabitlenmesini uygun bulan iktidar partisine, ’göle maya çalmak’ kabilinden de olsa yapılan bu öneri, ihtisas sahibi olduğunu iddia ettikleri bir konudaki mantık tutarlılığını test etmek bakımından zamansız ve gereksiz olarak değerlendirilmemelidir.