Aşk artık asılmayı beklerken yoruldu
İpini çekemeden bir kurşunla vuruldu cellât
Kan ve yürek diz çökmüş musalla taşında ağlar
Muhtıra üstüne muhtıra veriyor sadakat
Zannetmeyin ki Leyla ile mecnun var bu dünyada
Artık mazereti çok; supap kırmış rüya da
Kaldıracın bir yanı hafif, yürümeyi unutmuş takunya
Görünen köy yeşile dalmış derin bir hülyada
Aşkların günü saati yok; tadımlık
Aşk deyince bizde anlar olduk; kaldırımlık
Kim ki bilmem ki, Huda içinde aşk şerbeti içen
Feyiz alıp ta kaldı mı, kendisinden geçen
Lifleri yok karşınızda zamane bozması kütük
Damarların asilliğini emiyor sülük
Heyhat tanrım nedir bu bizdeki zalim büyük
Aşk tarumar olmuş; içimizde kızıl bir Hüyük